Pandemi sürecinde doğru bilgi için kitle iletişim araçları önemli rol üstlendi
İSTANBUL (AA) - ABDULKADİR GÜNYOL - İstanbul Medipol Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Hülya Özkan, medyanın pandemi sürecinde sorumlu yayımcılığı ön plana çıkardığını belirter...
İSTANBUL (AA) - ABDULKADİR GÜNYOL - İstanbul Medipol Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Hülya Özkan, medyanın pandemi sürecinde sorumlu yayımcılığı ön plana çıkardığını belirterek "Kitle iletişim araçları koruma önlemlerinin ve uyarılarının halka aktarımında ciddi bir rol üstlendi." dedi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, ilk görülmeye başlandığı günden itibaren bütün dünyanın gündeminde yer almaya devam ediyor. İlk günlerde vatandaşların hakkında çok az bilgiye sahip olduğu Kovid-19 virüsü için en büyük sorumluluk ise medya kurumları ve iletişim araçlarına düştü.
Sosyal medyada koronavirüs ile iligili asılsız bir çok görsel ve ses kaydının hızla yayıldığı dönemde kitle iletişim araçlarının kamuoyunu doğru bilgilendirme konusundaki sorumlulukları da arttı. Bu sebeple pandemi sürecince salgına karşı alınan önlemler, maske kullanıp kullanmamak gerektiği, hastalığın tedavisine yönelik aşı-ilaç çalışmaları, risk grupları, virüsün insan yapımı olduğu yönündeki iddialar ve yapılan testlerin güvenilirliği gibi birçok konu medya tarafından tartışmaya açıldı.
Peki medya, pandemi sürecinde nasıl bir sınav veriyor? İstanbul Medipol Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Hülya Özkan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada pandemi sürecinde medya temsilcilerinin sorumluluk ilkesiyle hareket etmelerinin hayati önemde olduğunu söyledi.
Ulusal medyanın sürecin başından itibaren kendi sınavını verdiğini kaydeden Özkan, “Bu tür olağanüstü durumlarda yalan veya doğruluğu teyit edilmemiş haberlerin salgından hızlı yayıldığını unutmayalım. Medyada çalışanlar sağlık konusunda uzman olmayabilir ancak gazetecilik ilkesi olarak haberdeki bilgileri kesinlikle teyit ettirmeli.” dedi.
- "Pandemi sürecinde ulusal medya güç kazandı"
Koronavirüsün tüm sektörleri olduğu gibi medya sektörünü de olumsuz etkilediğini kaydeden Özkan, ulusal medya aktörlerinin ise güç kazandığını söyledi. Sokağa çıkma kısıtlamalarına bağlı olarak ekran başında geçirilen sürelerin arttığını ifade eden Özkan şöyle devam etti:
"Radyo, televizyon ve diğer dijital yayın alanlarını incelediğimizde ciddi bir özveri ile yayınların yapıldığını görüyoruz. Özellikle virüsten korunma konusunda alınacak tedbirlerin neler olduğu, uyulması gereken kurallar ve sürece ilişkin dikkat edilmesi gereken diğer unsurların aktarımında ciddi bir artış oldu. Örneğin, 65 yaş üstü izleyici kitlenin günde dört saatten fazla bir süre televizyon izlediklerini biliyoruz. Bu süreçte diğer yaş gruplarından izleyicilerin izlenme oranlarında da ciddi bir artış oldu. Dolayısıyla salgından korunma konusunda önemlerin ve uyarıların halka aktarımında kitle iletişim araçları ciddi bir işleve sahip oldu. Yayın içeriklerini incelediğimizde daha pozitif ve bütünleştirici bir dilin kullanımına özen gösterildiğini görebiliyoruz. Yayınlarda salgının ciddiyetine vurgu yapılırken de aynı hassasiyetin gösterildiği açıkça ortada. İstisnalar olsa bile medya genelinde toplumda korku yaratacak ya da infiale neden olacak görüntü ve ifadelerden kaçınılıyor."
- "Ulusal basın güçlendi yerel basın kan kaybetti"
Medya çalışma siteminin de diğer sektörlerde olduğu gibi dönüşüme uğradığını ifade eden Özkan şöyle devam etti:
"Medya çalışanları sokağa çıkma yasaklarından muaf tutuldu ancak medya kuruluşları inisiyatif kullanarak büyük oranda uzaktan çalışma modeline geçiş yaptı. Merkezden uzak olmak belli başlı sorunları beraberinde getirse de yarı zamanlı ya da uzaktan çalışma süreçlerinde, sıcak haberlerin aktarımında herhangi bir yavaşlamanın söz konusu olmadığını söyleyebiliriz. Ulusal basının halkın haber alma hakkını sağlaması konusunda özverili çalışmaları sosyal medya üzerinden çeşitli dezenformasyonların da önünü almıştır.
Aynı şekilde medyanın ‘Bilim Kurulu’nun açıklamalarının öncelikli haber kaynağı olarak görmesi ve resmî kurumların çalışmalarını aktarma hususunda da önemli bir görev yerine getirmektedir. Bazı istisnalar olmakla birlikte, pandemi sürecinde sorumlu yayıncılık anlayışının benimsendiğini söyleyebiliriz. Yerel medya kuruluşlarına baktığımızda ise özellikle yerel gazetelerin ciddi tiraj kaybı yaşadığını görüyoruz. Hepimizin bildiği üzere yerel gazeteler daha çok pasajlarda, çarşılarda kahvehanelerde ve kıraathanelerde satılan ve okunan gazetelerdir. Bu mekanların pandemi sürecinde kapanması yerel gazetelerin tirajlarını ciddi şekilde etkiledi. Hatta bazı yerel gazeteler kapanma noktasına geldi. Yerel basındaki okur sayısının azalmaya başlaması yerel basının da dijitalleşme yoluna gidebileceğini gösteriyor."