Ekonomi biliminde en önemli durumlardan birisi de parametreler arasındaki ilişkilerin doğru tespit edilmesidir. Eğer yanlış sebep sonuç ilişkisi kurulursa tıpkı gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiği gibi sonraki bütün adımlar hatalı olacaktır. Peki faiz ve enflasyon arasındaki ilişki nasıldır? Birçok teori ve yapılan amprik çalışma göstermiştir ki faiz netice enflasyon felakettir.

Faiz netice enflasyon felakettir! Türkiye ekonomisinde son zamanlarda gündem olan iki kavram üzerine farklı bir bakış açısı...

İktisat bilimi herhangi bir olaya sadece tek bir bakış açısıyla yaklaşmaz. Her tez bir anti-tezle birlikte değerlendirilmek durumundadır ve bir fonksiyonu etkileyen birçok değişken bulunması durumunda ceteris paribus kuralı devreye girerek diğer koşullar sabitken varsayımı altında teoriler oluşturulup geliştirilir. Ancak geliştirilen tüm teoriler anti tezleri de içinde barındırdığından sürekli bir doğrulamaya tabi tutulmaktadır. Bu durum ise özellikle ekonomistlerin şu cümlelerinde hayat bulur. Evet ekonomik büyüme artarsa işsizlik azalır ancak diğer değişkenler sabit kalmak kaydıyla. Burda ifade edilen ancakla biten şartlı kısım ekonomik büyümenin belli varsayımlar altında işsizliği azaltacağını savunmaktadır. Yani her ekonomik büyüme işsizliği azaltacak diye bir kaide yoktur. Bu duruma en güzel örnek Türkiye ekonomisinde neredeyse son 20 yılda yaşanan durumla çok güzel şekilde izah edilmektedir.

Enflasyon ve Faiz arasındaki tartışma nerden kaynaklanıyor?

Her ekonomi politikasının, hem faydaları hem zararları olabildiğinden bir ekonomi uzmanından aynı konuda birbirine zıt görüşler de işitebilirsiniz. 

Örneğin, 1945-53 arası ABD Başkanı olan Harry Truman'ın 'Bana tek elli bir ekonomist getirin' sözünün, ekonomistlerin genellikle bir görüşü savunduktan sonra karşı argümanı 'diğer taraftan… (on the other hand)' diyerek ifade etmelerinden kaynaklandığı biliniyor.

Gerçekten de üzerinde anlaşamadığımız çok şey olmasına rağmen, faiz-enflasyon ilişkisinin yönü konusunda hemfikirdir desek yanılmış olmayız.

Para politikaları ekonomide bir seri etkileşim sonucunda enflasyonu belirliyor, çeşitli kanallar üzerinden çalışan bu etkileşime aktarım mekanizması diyoruz.

MB bunu basitleştirilmiş versiyon olarak sunuyor.

Aşağıda görüldüğü gibi politika faizindeki bir değişikliğin ekonomi üzerindeki etkisi dört kanaldan gerçekleşiyor; (1) diğer faiz oranları, (2) varlık fiyatları, (3) beklentiler ve (4) döviz kuru.

Faiz netice enflasyon felakettir

Şimdi bu etkileşim zincirini daha iyi anlayabilmek için politika değişikliğinin, politika faizlerini düşürme yönünde olduğunu varsayalım ve bunun enflasyonda nasıl bir değişikliğe neden olacağına bakalım:

  • İlk aşamada politika faizindeki azalma, kredi ve mevduat faizlerinde azalmaya neden olur. Bunun sonucu olarak da firmalar düşük faizle daha yüksek borç almaya yönelerek yatırım talebini artırırlar. Benzer şekilde, bireyler de hem daha düşük faizle borçlanabileceklerinden, hem de azalan mevduat faizlerine tepki olarak mevduatı azaltıp harcamaya yöneleceklerinden özel tüketim artar.
  • Azalan faizlerle birlikle çoğalan likidite sonucu varlıklara artan talep hem hisse senedi ve tahvil gibi finansal varlıkların, hem de emlak gibi taşınmazların fiyatını artırır. Varlık fiyatlarındaki bu artışlar, bu varlıklara sahip şirketlerin bilançolarındaki iyileşme sonucu yatırım talebini ve bu varlıklara sahip bireylerin servet düzeyindeki artış nedeniyle de tüketim talebini ilaveten artırır.

Beklentiler ekonomi için çok önemlidir!

  • Yukarıda da ifade edildiği üzere enflasyon hedeflemesinin –bu başka politika rejimleri içinde geçerli– başarılı olabilmesinde politika değişikliklerinin beklentiler üzerindeki etkisi büyük önem taşır. Örneğin -özellikle seçim öncesi dönemlerde- siyasi nedenlerle izlenen gevşek para politikası, beklentilerin bozulmasına ve enflasyonun normal dönemlere göre daha fazla artmasına neden olur.

Türkiye'de Kasım ayındaki faiz düşürme kararını takiben, kredi faizlerinde düşüş değil artış gerçekleşmesi de yine beklentilerle ilgili bir durum.

Faiz netice enflasyon felakettir

Döviz Kurunu unutmayalım!

Türkiye gibi dışarıya açık – dış ticareti toplam gelirinin önemli bir bölümünü oluşturan- ülkelerde para politikasının ekonomi üzerindeki etkisini belirlemede döviz kuru kanalı önemli bir işlev görür. Düşen faizler sermaye çıkışı yoluyla milli paranın değerinin azalmasına yol açar. Döviz kurunun artması ithal tüketim mallarının ve -yine Türkiye gibi ülkeler için önemli olan- ithal hammaddelerin fiyatını artırır. Bunun sonucu olarak ta yurt içinde üretilen mallara olan toplam talep -grafikte kırmızı yatay kutu- artar.

Enflasyonist süreç nasıl oluşur?

Peki tüm bunların sonucunda enflasyona ne olur? Bu sorunun cevabını da şemanın en alt kısmından okuyabiliriz.

Yurt içi talepte oluşan artış – hem faizlerin azalmasıyla körüklenen tüketim ve yatırım talebi, hem de azalan ithalatın doğurduğu ek talep - yurt içi fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturur.

Bir de artan döviz kuru, ithal edilen malların pahalanması nedeniyle enflasyonu artırır. Türkiye ekonomisinde kur geçişkenliğinin -kurdaki artışın enflasyonu tetikleme etkisi- yüksek ve 2017'den itibaren artmakta olduğu göz önüne alınırsa bu kanalın enflasyon dinamiklerindeki önemi daha iyi anlaşılır.

Yurt içi fiyatların belirlenmesinde işçi piyasaları dinamikleri, enflasyon katılığı gibi faktörlerin rolünü de göz ardı etmemek gerekiyor tabii.

"Düşük faiz sebep, yüksek enflasyon sonuç"

Başa dönersek özetle, politika faizindeki azalma farklı kanallardan çalışarak enflasyonu artırıyor. Yani rahatlıkla 'düşük faiz sebep, yüksek enflasyon sonuç' diyebiliriz.

Burada belirtmekte fayda var, aktarım mekanizması finansal sektörün yapısına, sermaye hareketlerine, ekonominin dışa açıklık derecesine, ekonomideki borçluluk oranları ve dolarizasyon gibi faktörlere bağlı olarak ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilir. Hatta aynı ülke için dönemden döneme farklı çalışabilir. Örneğin kredibilitesi güçlü bir ekonomi yönetimi enflasyonla mücadelede önceki dönemlere göre bekleyişlerdeki olumlu etkiler kanalıyla daha başarılı olabilir.

Zoraki bir şekilde düşen faiz enflasyonu düşürür mü?

Düşürülen faizin enflasyonu düşürebilmesini sağlayacak bir kanal var mı? 

Bu konuda yetkililer tarafından son zamanlarda artan sıklıkla yapılan açıklamalar iki olasılığa işaret ediyor. Birincisi faiz ödemeleri düşen bir firmanın bunu kendi sattığı malın fiyatına yansıtma durumu. İkincisi ise düşük faizin kamçılayacağı üretim ve arz artışı ile enflasyon üzerinde yaratılabilecek potansiyel olumlu etki.

Bu iki kanalın da teorik alternatif olmanın ötesinde bir geçerliliği olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz: 

(1) fiyatların belirlenmesinde bir çok maliyet faktörü var, faiz bunların arasında sadece bir tanesi ve düşürülen politika faizi sonucu artan hammadde fiyatları ve ücretler gibi diğer maliyet unsurlarının yanında oldukça önemsiz; 

(2) faizlerin arz üzerindeki etkisi talep üzerindeki etkisinden çok daha zayıf.

Verilerle hiçbir şekilde desteklenmeyen ekonomi politikalarının başarı şansı yok!

2022 yılının Türkiye ekonomisi için olağanüstü bir yıl olacağı açık. Tabii olağandışı zamanlar, olağandışı tedbirler/programlar gerektirir. Bu nedenle daha önce denenmemiş ekonomi politikaları devreye sokulabilir.

Bugün Bu 3 Hissedeki Tedbir Kararı Kalkıyor! Bugün Bu 3 Hissedeki Tedbir Kararı Kalkıyor!

Fakat verilerle hiçbir şekilde desteklenmeyen, sadece bizde değil dünyanın gerisinde de ampirik karşılığı olmayan 'düşük faiz – düşük enflasyon' kurgusu etrafında şekillenen ekonomi politikalarının başarı şansının olmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Faiz netice enflasyon felakettir

Sonuç olarak

Hiçbir şekilde riskleri azaltmadan hatta piyasanın korkuya kapılmasına yol açacak politikalar uygulayarak faizi sırf düşürdüm demekle düşmüş olsaydı şimdiye kadar çoktan düşmüş olurdu. %19'dan %14'e siyasi baskıyla inen politika faizinin neticesi ise %70'leri aşarak dünyada zirvede yer alan enflasyon ve sürekli farklı methodlarla kontrol altında tutulmaya çalışılan döviz kuru bir müddet sonra kontrolden çıkmaktan başka çare bırakmıyor.

Bu süreçte ise olan maalesef enflasyon sonucu alım gücü her geçen gün eriyen sabit gelirli vatandaşa oluyor!

Borsa ve kripto haberlerine ilk siz ulaşmak için sitemize abone olmayı ve bildirimleri aktife almayı unutmayınız. Twitterdan takip ederek ve Telegram grubumuza katılarak da piyasa haberlerine ilk siz ulaşabilirsiniz.

Öncü haberciliğin adresi Borsametre…

bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı borsametre-logo.png
Faiz netice enflasyon felakettir Faiz netice enflasyon felakettir Faiz netice enflasyon felakettir
Editör: Borsa Metre