Uzmanından Kovid-19 aşısı uyarısı: Hastalığa karşı elimizdeki en önemli silah aşı

İSTANBUL (AA) - Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Nurgül Ceran, ye...

19 Aralık 2020 Cumartesi 13:22

İSTANBUL (AA) - Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Nurgül Ceran, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele döneminde birkaç gün içinde şiddetli bir seyirle hayatını kaybeden veya son anda hayata dönen, yoğun bakımda günlerce yaşam savaşı veren pek çok hastaya şahit olduklarını belirterek, "Yani Kovid-19'un şakası yoktur. Hasta olmamak için elimizdeki en önemli silah aşı ve bunu da fırsat olarak değerlendirmeliyiz." dedi.

Prof. Dr. Ceran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda özellikle Türkiye'de aşı karşıtlığının belirgin olarak arttığını, burada bazı doktorların aşı konusunda medya aracılığıyla ısrarlı ve sürekli olumsuz görüş belirtmesinin zaman içinde toplumda karşılık bulduğunun düşünüldüğünü aktardı.

Dünyada doğal, organik beslenme, beslenme trendleri ve ilaç karşıtlığı ortaya çıktığını dile getiren Ceran, böyle bir trendde aşı karşıtı söylemlerin toplum tarafından kısa sürede benimsendiğini ifade etti.

Ceran, "Aşının içindeki koruyucu maddelerin zararlı olduğu şeyler veya aşının milyonda bir olan yan etkisinin sürekli dile getirilmesi toplum üzerinde korku temelli olumsuz bir etki bırakmıştır. Aşıda nadir görülen bu yan etkiler aslında hastalıkta daha sık ortaya çıkmaktadır. Bu sağlık profesyonellerince bilinmektedir ama gürültülü tartışmaların arasında vatandaşa ulaşamamaktadır." diye konuştu.

Kovid-19 enfeksiyonunun ortaya çıkmasının, bunun yıllar önce filmlerde, bazı romanlarda işlenmesinin komplo teorilerinin artmasına neden olduğunu vurgulayan Ceran, şöyle devam etti:

"Komplo teorileri de aşı karşıtlığını artırmıştır. 'Zaten bu virüs herkesi aşılamak için laboratuvarda üretildi.' gibi söylemler sosyal medyada sıkça yer almaktadır. Bütün bu teorileri bir yana bırakalım, geldiğimiz noktada enfeksiyon ülkemiz için çok yaygınlaşmış durumdadır. Bunun üstesinden ancak diğer önlemlerle birlikte aşı olarak gelinebilecektir. Aşı temin edildiğinde toplumda ne kadar çok kişi aşılanırsa duyarlı kişi sayısı o oranda azalacak ve enfeksiyon yayılım zinciri kırılmış olacaktır. Aşılamada genel kural toplumun yüzde 90'ı aşılanırsa o etkene karşı herkes aşılanmış gibi korunmanın elde edilmesidir. Yani aşılanmayan az sayıda kişi de (enfeksiyon etkeni bağışık kişi sayısının çokluğu nedeniyle kişiden kişiye bulaşamayacağı için) aşılananlardan dolaylı olarak yararlanmaktadır. Aşı karşıtlığı nedeniyle bu oran düşük kalırsa, toplumun geneli için böyle bir korunmadan söz etmek mümkün olmayacaktır. Kovid-19 enfeksiyonunda izolasyon, maske, mesafe, hijyen gibi diğer önlemlere ek olarak yaygın aşılamayla salgının üstesinden gelinebileceği düşünülmektedir."

"Çin aşısı inaktif aşı olup denenmiş ve etkinliği bilinen bir teknikle üretilen aşıdır"

Prof. Dr. Nurgül Ceran, bilimsel ortamlarda yapılması gereken tartışmaların toplumun önünde yapılmasının vatandaşta akıl karışıklığına neden olduğunu, bilim insanlarının bu tartışmaları toplumun önünde yapmamaya özen göstermesi gerektiğini söyledi.

Ceran, "Bir grup araştırmacı aşı yararlı derken, diğer grubun devamlı zararlarını ön plana çıkarması, bilerek veya bilmeyerek yanlı davranması, bilgi kirliliğini artırmakta ve komplo teorisi üretenlere malzeme vermektedir. Bu süreçte bilgisine başvurulan kişilerin basın önünde tutarlı olmaya özen göstermeleri önemlidir. Sosyal medyaya malzeme olabilecek, yanlış anlamalara neden olabilecek konulara girilmemelidir." tavsiyesinde bulundu.

Çin'den gelecek inaktive aşıda Faz-3 çalışmalarının yakında tamamlanmış olacağının bildirildiğini hatırlatan Ceran, şöyle devam etti:

"Faz-3 çalışmaları bir ilacın/aşının etkinliğinin ve yan etkilerinin geniş kitlelerde (40-50 bin) denenmesi demektir. Sağlık otoritelerince bu süreç tamamlandıktan sonra aşıların ülkemize alınacağı belirtilmektedir. Vatandaşa sunulmadan önce Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun bütün ilaçlarda olduğu gibi bu aşılara da güvenlik testleri uygulayacağı belirtilmektedir. Bir aşının nerede üretildiği değil, etkinliği önemlidir. Etkinliği gösterilmişse, yan etkisi de yoksa gerisi önemli olmamalıdır. Çin aşısı denen aşı, ayrıca inaktif aşı olup şimdiye kadar denenmiş ve etkinliği bilinen bir teknikle üretilen aşıdır. Aşılardan bazılarının etkili olduğu yapılan toplantılarda bildirilmiştir."

"Bir anlık tedbirsizlik bizi çok zorlu bir mücadelesinin içine atabilir"

Üç aşıda Faz-3 çalışmalarının tamamlandığının açıklandığını ifade eden Ceran, "Yine de Kovid-19 aşıları için şu anda pek çok bilinmeyen mevcuttur. Bunlar koruyuculuğun ne kadar süreceği, antikor düzeyi düşse bile koruyuculuğun devam edip etmeyeceği, mutasyon gelişirse etkinliğinin devam edip etmeyeceği gibidir. Çok yeni geliştirilen aşılar olduğu için, yıllar sonra görülebilecek yan etkilerin ortaya çıkması için yeterli zaman yok fakat sonlandırılması gereken bir salgın söz konusudur." şeklinde konuştu.

Ceran, salgında, kişilerde hastalığın nasıl bir seyir izleyeceğinin, kimlerde ölümcül olacağının, riskli kişiler dışında başlangıçta öngörülemediğine dikkati çekerek, "Birkaç gün içinde şiddetli bir seyirle hayatını kaybeden veya son anda hayata dönen, yoğun bakımda günlerce yaşam savaşı veren pek çok hastaya şahit olmaktayız. Yani Kovid-19'un şakası yoktur. Hasta olmamak için elimizdeki en önemli silah aşı ve bunu da fırsat olarak değerlendirmeliyiz." değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Ceran, herkesin her an enfekte olup, virüse yakalanabileceğini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir anlık tedbirsizlik, bizi çok zorlu bir hastalık mücadelesinin içine atabilir. Benim gözlemim enfeksiyonun yayılmasında en büyük risk yakın çevredir. Herkes arkadaşından, çocuğundan, ebeveyninden enfekte olacağını düşünmediği için bu kişilerle korkmadan temas etmektedir. Yakın mesafe bir çay içmek, 1-2 dakika sohbet etmek bulaş için yeterli olmaktadır. Semptomu olan hastaya karşı herkes gerekli önlemleri çoğunlukla almaktadır. Semptomlar başlamadan önceki 2 günlük bulaştırıcılık dönemi çok önemlidir. Asıl bulaş bu dönemde kişiler önlem almadığı için olmaktadır. Bizim yapmamız gereken herkesi enfekte kabul edip, mesafeli ve korunma önlemlerine uygun davranmaktır. Gerekli değilse kalabalık ortamlarda bulunmamak ve her zamanki önlemlere uymaya devam etmek, aşı imkanı elde edildiğinde aşı olmak en akılcı yaklaşımdır."