Himalayalarda potansiyel çatışma riski sürüyor

ANKARA (AA) - Hindistan ile Çin arasında Himalaya Dağları'nın batısındaki Ladakh'ta yaşanan son gerginlik, tarafların açıklamalarının ardından tansiyonu düşürse de her iki &...

18 Haziran 2020 Perşembe 12:07

ANKARA (AA) - Hindistan ile Çin arasında Himalaya Dağları'nın batısındaki Ladakh'ta yaşanan son gerginlik, tarafların açıklamalarının ardından tansiyonu düşürse de her iki ülkenin bölgeye yaptığı mühimmat ve birlik sevkiyatları benzer gelişmelerin tekrar yaşanmasına yönelik kaygılara yol açıyor.

Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) Uzmanı Dr. Hayati Ünlü, Ladakh'ta 20 Hint askerinin ölümüyle sonuçlanan olayları ve sonrasında yaşananları AA muhabirine değerlendirdi.

Ünlü, 15 Haziran’da 20 Hint askerinin ölmesinin ardından yapılan açıklamaların iki tarafın da askeri gerilimin ortaya çıkmasını istemediğini gösterdiğine işaret ederek, "Kısa sürede varılan uzlaşılar iki ülkenin savaş senaryosuna karşı olduğunu destekliyor. Buna rağmen bölgeye sevk edilen birlik ve mühimmatlar oldukça fazla. Bunu da küçümsememek gerekiyor." şeklinde konuştu.

Müzakere sürecinin askerler üzerinden yürütüleceğine dikkati çeken ve askerlerin diplomasiye daha az yatkın olup sorunları sahada çözme gibi bir eğilime sahip olduklarını kaydeden Ünlü, "15 Haziran’da yaşananlar önümüzdeki süreçte de karşımıza çıkabilir. Taraflar masada ellerini güçlendirmek adına görüşmeler devam ederken bu tür çıkışlar yapabilirler." dedi.

Ünlü, Ladakh’ın Çin için jeopolitik ve güvenlik açısından önemli olduğunun altını çizerek, “Başta Ladakh olmak üzere Keşmir bölgesi ve çevresi, Himalayalar bölgesi güvenlik tartışmalarının her zaman merkezinde yer almıştır. Bu bölgeyi kontrol edenin Himalayaların kapısını tuttuğu kabul edilir. Ladakh’ın kontrolü demek, Çin için Hindistan’ın elini kolunu bağlamak demek." değerlendirmesinde bulundu.

ABD ve Kovid-19 faktörü

Pekin yönetiminin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde ABD-Çin rekabetinin "yeni Soğuk Savaş" tartışmalarına dönüştürdüğü bir ortamda, "Çin’in yanında olunmuyorsa bile Çin karşıtı bir pozisyon alınmamasını" istediğini belirten Ünlü, Hindistan’ın tamamen Çin’i karşısına alacak bir tavır sergilemediğini ve meselenin çözümü için "iyi huylu çok taraflılık" söylemi üzerinden hareket ettiğini vurguladı.

ABD ile Çin arasındaki rekabetin, bu ülkelerin bölgesel dinamikleri kendi lehlerine harekete geçirmek amacıyla birçok ülkenin uluslararası ilişkilerde kendini yeniden konumlandırması ihtiyacını ortaya çıkardığına işaret eden Ünlü, Kovid-19 salgınının farklı dinamiklere yol açtığını söyledi.

Ünlü, “ABD, 'Çin virüsü' söylemiyle bir taraftan Çin'in ahlaki açıdan yükselen liderlik pozisyonunu sarsmaya çalışıyor. Diğer taraftan başta Hindistan'ı davet ederek yeni küresel istikrarsızlık tehdidi olarak Çin'i hedefe koyan G-11 ittifakını inşa etmeye çalışıyor." dedi.

Çin’in küresel siyasete "reset attığını" ve Kovid-19 sürecinde ortaya çıkan yeni konjonktürde belli politik kazanımları elde etmeye çalıştığını belirten Ünlü, "Bunun ilk yansımalarını kendi iç meselesi olarak gördüğü Hong Kong sorununda gördük. Çin, Hong Kong'un statüsünü yeni güvenlik yasası bağlamında değiştirerek olası dış müdahalelerin önüne net bir set çekti." diye konuştu.

Ünlü, Çin’in Kovid-19 sonrası bölgesel politikalarındaki en büyük çıkışının Hindistan ile yaşanılan gerilimlerde göze çarptığını ifade ederek, “Bu açıdan Çin'in ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinin en önemli aktörü olan Hindistan’ı hedef alması da oldukça stratejik." değerlendirmesinde bulundu.

"Çin kontrollü gerilim artırma stratejisi izliyor"

Hindistan’ın Kovid-19 nedeniyle büyük sağlık, insani ve ekonomik krizlerle iç içe olduğuna ve ülke içinde devlet kapasitesinin sınıfta kaldığının tartışıldığına işaret eden Ünlü, "Bu durumu fırsata çevirmek isteyen Çin, belli bölgelerde sınır anlaşmazlıkları üzerinden kontrollü bir gerilim arttırma stratejisi takip etti." diye konuştu.

Ünlü, sınır tartışmalarının Pangong Gölü, Galwan Vadisi bölgesi, Ladakh ve Sikkim'deki Naku La üzerinde yoğunlaştığını vurgulayarak, daha önce yerel anlaşmazlıklara yol açan bu sorunların bu defa ulusal ve küresel dizayn tartışmalarını yakından ilgilendirdiğini söyledi.

Hindistan iç siyasetine etkisi olacak

Ünlü, Çin ile yaşanan gerilimin Hindistan'ın iç siyasetine etkisi olacağını belirterek, “Bugüne kadar her türlü dış mücadele Hindu milliyetçisi Narendra Modi hükümetinin işine yaradı. Fakat Pakistan’a karşı 'aslan' kesilen Modi'nin Çin’e karşı aynı tavrı neden takınmadığı ülke içindeki milliyetçi damarı kaşıyan bir soruya karşılık geliyor." dedi.

Modi yönetiminin Kovid-19 sürecinde başarısız bir yönetim sergilediğini belirten Ünlü, Çin ile yaşanan gerilimle hükümetin zaaflarının masaya yatırılacağını kaydetti.

Sınırdaki çatışma 20 Hint asker ölmüştü

Hindistan'ın kuzeydoğusundaki Ladakh bölgesinde 15 Haziran'da 20 Hint askerinin ölümüyle sonuçlanan çatışmaya neden olan ve bölgede tansiyonu yükselten süreç, Çin askerlerinin mayıs başında üç noktadan Ladakh bölgesine girmesi, burada çadır ve askeri karakollar kurmasıyla başlamıştı.

Çin askerlerinin, "bölgeden ayrılmaları" yönünde defalarca yapılan sözlü uyarılara aldırış etmediği ifade edilmiş, iki ülke arasında bir diğer tartışma konusu Sikkim eyaletinde de Çin ve Hint askerleri arasında çatışmalar yaşanmıştı.

İki ülke askerlerinin Ladakh bölgesinin doğusunda ve Sikkim eyaletinde karşı karşıya gelmesinin ardından gözler bu bölgeye çevrilmişti.

Öte yandan, haziran başında iki ülke dışişleri bakanlığı yetkililerinin sınırda artan gerilimi video konferans yoluyla görüştüğü açıklanmıştı. Hindistan, anlaşmazlığın barışçıl müzakereyle üstesinden gelinmesi konusunda Çinli yetkililerle hemfikir olunduğunu bildirmiş, Pekin yönetimi de iki ülkenin gerilimin düşmesine ilişkin konsensüse vardığını duyurmuştu.

Çin ve Hindistan arasındaki 3 bin 500 kilometrelik sınır hattının büyük bölümü, iki ülke arasında egemenlik tartışmalarına neden oluyor.

Pekin yönetimi, "Güney Tibet" olarak adlandırdığı Hindistan'ın Arunaçal Pradeş eyaletindeki 90 bin kilometrekarelik toprakta hak iddia ederken, Yeni Delhi, Aksai Chin platolarını kapsayan 38 bin kilometrekarelik alanın Çin tarafından işgal edildiğini savunuyor.

Taraflar, uzun yıllardır süregelen görüşmelere rağmen egemenlik ihtilaflarını çözemezken, iki ülke arasındaki gerilim, 2017 yılında da Çin'in bölgedeki bir sınır yolunu tartışmalı bir platoya uzatmaya çalışması üzerine artmıştı.

Muhabir: Muhammet Nazım Taşcı